İLKOKUL MÜFREDATI

Türkiye’de ilköğretim, beş yaştan sekizinci sınıfa kadar olan düzeyleri kapsar. İDV Özel Bilkent İlköğretim Okulu, yılda 180 okul günü bütün düzeylerde haftada (her biri 40 dakika olan) 40 ders vermektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, 1990’ların sonunda zorunlu eğitimi beş yıldan sekiz yıla çıkarmış ve altı-sekizinci sınıfları orta öğretimden ilköğretime kaydırmıştır. Bu değişiklik o zaman pek çok ilköğretim okulunu büyük bir zorlukla karşı karşıya bırakmıştır: Okulların bir yandan öğrenci sayıları artmış bir yandan da ergenlerle başa çıkma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ancak artık sistem oturmuştur ve işlemektedir.

İLK YILLAR PROGRAMI (PYP)

İDV Özel Bilkent İlköğretim Okulu, Uluslararası Bakalorya Organizasyonunun İlk Yıllar Programını (PYP) uygulama yetkisini almaya çok yakındır. Okul 2009 yılının Ocak ayında aday okul olarak kabul edilmiştir ve tam bir sorgulama üniteleri bütüncesi oluşturmak için çok çalışmaktadır. PYP yetkilendirme ziyareti, 2011 yılının Kasım ayında gerçekleşmiştir ve okulun yaşamında önemli bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Şu anda okul yetkilendirme raporundaki önerileri uygulamakta ve Eylül/Ekim 2012’de gerçekleşecek tek günlük son yetkilendirme ziyaretine hazırlanmaktadır.

Okul personelinin kilit isimlerinden oluşan PYP Pedagojik Liderlik Ekibi, son üç yıldır alanın bir uzmanının rehberliğinde bir sorgulama programının geliştirilmesine önderlik etmektedir. Program şu anda tam olarak işler durumdadır. Devlet müfredatının PYP müfredatıyla bütünleştirilmesi zorlayıcı olduysa da, tam anlamıyla geliştirilmiş bir dizi kapsam ve sıralama belgesi, ulusal hedefleri de uyumlu ve kapsayıcı bir şekilde yansıtan, başarılı bir sorgulama programının geliştirilmesiyle bu bütünleşmeyi olanaklı kılmıştır. Okul dışından gelen danışmanlar, okul içinde ve uluslararası atölyeler, Türkiye’deki ve yurtdışındaki diğer IB okullarına ziyaretler, zümre planlamaları ve benzerinden oluşan eğitim çalışmaları devam etmektedir.

PYP, müfredatın tasarlanmasında ortak çalışmalarda bulunmak için heyecan verici bir fırsat yaratmıştır ve bu da okuldaki eğitimin şeklini değiştirmektedir.

BEŞ YAŞ ve ALTI YAŞ SINIFLARI

2010-2011 eğitim-öğretim yılında ilk beş yaş sınıfı açılmıştır; daha önce okul 6 yaşında öğrenci alan Anaokuluyla başlamaktaydı. Beş ve altı yaş sınıfları için okula, özel olarak tasarlanmış yeni bir kanat eklenmiştir (fotoğrafları görmek için tıklayınız). Öğrencileri (Türkçe/İngilizce ile) donanımlı hale getirmeye yönelik bir modele geçme kararı alınmıştır. Şu anda haftalık toplam 40 dersten 20’sini İngilizce dersleri oluşturmaktadır (kalan 20 ders Türkçe sınıf öğretmenleri tarafından verilmektedir). Bu derslerin bir kısmı iki dilli olarak (Türkçe/İngilizce) yapılmaktadır. Herhangi bir zamanda sınıfta en az iki ilköğretim öğretmenliği eğitimi almış öğretmen bulunmakta, zaman zaman bu sayı üçe çıkmaktadır.

Programın İngilizce bölümü için okul, uygun niteliklere sahip, ana dili İngilizce olan, ilköğretim öğretmenliği eğitimi almış sınıf öğretmenleri istihdam etmek istemektedir; öğretmenlerin ayrıca uluslararası ortamlarda hedef dil toplumunun dışında İngilizce öğretmenin gereklerinin farkında olmaları beklenmektedir.

Beş yaş ve altı yaştaki bu iki dilli ilköğretim eğitimi, Uluslararası Bakalorya Organizasyonun İlk Yıllar Programındaki (PYP) sorgulamaya dayanan yaklaşımıyla bir araya geldiğinde, hem okul hem de çalışanlar için önemli bir fırsat oluşturmaktadır.

BİRİNCİ-DÖRDÜNCÜ SINIFLAR

İDV Özel Bilkent İlköğretim Okulu, bir-dördüncü sınıflarda sınıf öğretmeni sistemini uygulamaktadır; buna göre sınıf öğretmenleri, Türkçe, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Matematik, Fen ve Teknoloji gibi başlıca konu alanlarındaki dersleri işlemektedirler. İngilizce, Resim, Müzik, Drama, Beden Eğitimi ve Bilgisayar gibi diğer branş dersleri belli düzeylerde ayrı ayrı öğretmenler tarafından verilmektedir. Öğrenciler, haftada 40’ar dakikalık 40 derse girmektedir. Bu derslerden 24’ü sınıf öğretmeni tarafından işlenmekte, kalanları ise diğer branş öğretmenleri arasında bölüşülmektedir. Birinci-sekizinci sınıflarda İngilizce haftada 10 derstir. Diğer branş derslerinin her biri, haftada bir ya da iki derstir ve etkinliklere ve sınıf danışma derslerine ek zaman ayrılmaktadır. İngilizce dışındaki bütün konular Türkçe öğretilmektedir. Devletin belirlediği haftalık zorunlu ders saati 30 saatken, İDV Özel Bilkent Okulları da dahil olmak üzere, bölgedeki özel okullar çoğunlukla haftada 40 ders vermektedir.

Türkiye çapında sınıf öğretmenleri için müfredat konu temellidir ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenir. Sınıf öğretmenleri, önceden belirlenmiş bir ders kitabı listesinden kitap seçerler. Bu kitaplar ulus çapında basılır ve ulusal bir basım dağıtım sistemi aracılığıyla öğrencilere makul fiyatlarda sunulur. Diğer konu alanları içerik açısından daha özgür olmakla birlikte bunların her biri için de bir ders özeti vardır. İngilizce söz konusu olduğunda ise, devlet okullarında çocukların İngilizce öğrenmeye dördüncü sınıfta başlamalarına karşın İDV Özel Bilkent İlköğretim Okulunda İngilizceye daha alt sınıflarda başlanması nedeniyle, ders özeti okul içinde hazırlanmaktadır ve zaman ve içerik açısından devletin beklentilerinin üzerinde olması sayesinde gereksiz dış denetimlere tabi değildir.

Uluslararası Bakalorya Organizasyonunun İlk Yıllar Programını (PYP) uygulamaya başlamasıyla bir İB Dünya Okulu olarak kabul edilmesi için bir okulun, bir okul yılında 6 ayrı sorgulama ünitesi ve beş yaşta da 4 sorgulama ünitesi geliştirmesi gerekmektedir. IB İlk Yıllar programı, ilkokulda öğretim yöntemleri ve yaklaşımları açısından zorlayıcı ancak bir o kadar da heyecan verici bir bakış açısının habercisi olmuştur. Her bir düzeydeki öğretmenler birlikte çalışarak küresel öneme sahip temel konular çevresinde sorgulamaya dayanan öğrenim için bütünleşik fırsatlar sunan sorgulama ünitelerini oluşturmaktadırlar. Sorgulama üniteleri, sosyal bilgiler, fen, dil, okuma yazma, matematik ve diğer konu alanlarını tek bir bütünleşik öğrenim yaşantısı içinde bir araya getirmektedir. Matematik ve okuma yazmanın bazı alanları üniteler dışında öğretilebilmektedir, ancak genel kural, öğrenimin yapılandırmacı bir bakış açısından bütünleştirilmesidir. Okulun yaşadığı önemli zorluklardan biri, ulusal müfredatın sorgulama programıyla bütünleştirilmesi olmuştur. Şu anda ünitelerin tasarımı, ulusal müfredat hedeflerini içermekte ve sınıf içinde etkili bir sorgulama programına ulaşmaya yönelik araştırma ve uygulamalar devam etmektedir.

Yabancı personelin çift dilli bir eğitim geliştirme, gelişmekte olan IB PYP programı üzerinde çalışma ve aynı zamanda çalışanların çoğunun yerel topluluktan olduğu bir ortamda bir ulusal müfredat okulu içinde ders verme süreçlerinin bir parçası olmaları, kendilerine yeni bir kültür çevresine tam anlamıyla girmek için benzersiz bir fırsat sunmaktadır. Giderek artan sayıda IB okulu artık “tam anlamıyla” uluslararası türde değildir ve bu bağlamda edinilen beceriler, zorlayıcı olmakla birlikte başka ortamlara taşınmaya son derece uygundur.

BEŞİNCİ-SEKİZİNCİ SINIFLAR

Beşinci-sekizinci sınıflardaki ders işleme sistemi, konuya dayanan derslerden ve ulusal müfredattan oluşmakta, İngilizce’ye ise özel bir ağırlık vermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, bu sınıflarda 2008-9 eğitim öğretim yılında tam olarak uygulamaya konmuş yeni bir sisteme geçmiştir. Bu sistemde öğrenciler ortaokul yıllarının her birinin sonunda SBS (Seviye Belirleme Sınavı) denen ulusal bir sınava girmektedirler. Tek oturumda yapılan bu sınav, Matematik, Fen, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve İngilizce gibi başlıca konu alanlarını kapsamakta ve her bir konu alanında belli sayıda çoktan seçmeli soru sorulmaktadır. Üç yıl boyunca bu sınavlarda elde edilen puanlar sürekli değerlendirme notlarına eklenmekte ve öğrencinin sekizinci sınıfın sonunda gidebileceği lise seçimini belirlemektedir.

Söz konusu sistem şu anda gözden geçirilmektedir ve 2012-13 eğitim-öğretim yılında mezun olacak sekizinci sınıf öğrencileri için eski sisteme dönüşün işaretleri verilmektedir; ancak yeni sistem Milli Eğitim Bakanlığı tarafından henüz tam olarak açığa kavuşturulmuş değildir. Geçmişte, sekizinci sınıfın sonunda girilen tek bir ulusal sınav mezun öğrencilerin hangi liseye devam edeceklerini belirliyordu.

Okulumuz öğrencilerinin çoğunluğu (%70-75) İDV Özel Bilkent Lisesine devam etmeyi tercih etmektedirler. Bundan sonra da yine çoğu üniversite eğitimleri için Bilkent Üniversitesini seçmektedirler. Bu anlaşılır bir durumdur: Bilkent Türkiye’deki en iyi üniversitelerden biridir ve kısa bir süre önce yapılan Times Higher Education Survey’de dünya üniversiteler sıralamasında 112. sırada yer almıştır.

DEĞERLENDİRME SİSTEMİ

Beş yaş, altı yaş ve ilkokulun ilk üç sınıfında değerlendirme tamamen kurum içinde yapılmaktadır. Ulusal sistem öğrencilere not verilmesine izin vermemektedir ve bu nedenle karneler, belli ölçütlere göre öğrencinin gösterdiği ilerlemenin bir özetini sunmaktadır. Dördüncü sınıftan itibaren öğrencilerin sınavlar, projeler, ödevler ve sınıf içi çalışmalarıyla bütün konu alanlarında değerlendirilmeleri gerekmektedir; bir dersin resmi karne notunun %50’sini sınavlar, diğer %50’sini ise projeler, ev ödevleri ve sınıf içi çalışmalarının ortalaması oluşturmaktadır. Nihai karne notunun ağırlığı, her bir konu alanının haftalık ders saatinin her bir konu alanından alınan notla çarpılıp daha sonra ortalamasının alınmasıyla bulunmaktadır. Bütün konu alanlarının notları yüzde olarak ifade edilmekte, daha sonra genel karne notu, en yüksek not 5 olacak şekilde 1 ile 5 arasında bir nota dönüştürülmektedir.

IB İlk Yıllar Programında, biçimlendirici değerlendirmenin niteliği vurgulanmaktadır ve okulun, beş yaş-beşinci sınıfı kapsayan açık bir biçimlendirici değerlendirme politikası vardır. Bu politikaya göre, ilerlemenin rapor edilmesinde, öğrenenlerin IB öğrenen profilini ne ölçüde benimsedikleri üzerinde durulmaktadır ve bu, bütün programlarda IB müfredatlarının altında yatan temel ilkelerden biridir. Her yıl (beş yaş-beşinci sınıfta) velilere dört tane ayrıntılı rapor verilir ve çocuklarının gösterdiği ilerleme konusunda resmi bir ortamda öğretmenlerle görüşmeleri için düzenli olarak fırsatlar sunulur. Okulun politikasında belirtildiği gibi, çocuklar da değerlendirme sürecine dahil edilirler ve eğitim-öğretim yılının sonunda çocuklara portfolyolarını velilere sunma fırsatı sağlanır. Bu sunumda çocuklar gösterdikleri ilerleme konusunda bireysel olarak konuşarak yıl boyunca yaptıkları çalışmaların somut örneklerini gösterirler.

Ulusal düzeyde belirlenen değerlendirme politikası, her bir okulun bütün notları Milli Eğitim Bakanlığının özel web sitesine (e-okul) düzenli olarak girmesini şart koşar. Öğrenciler her dönem, yani yılda iki kez Milli Eğitim Bakanlığınca şart koşulan resmi bir karne alırlar. Ayrıca öğrencilere dönem ortası karneleri verilir. Bütün karneler, okul müdürü tarafından imzalanan resmi belgelerdir ve bu nedenle karnelere özel bir önem verilir.

Öğretmenler, sınavlardaki, ev ödevlerindeki ve proje çalışmalarındaki performansları konusunda öğrencilere düzenli olarak geri bildirimde bulunmak ve güncel ve doğru kayıtlar tutmak zorundadırlar. Okulda Öğrenci İşleri Birimi olarak adlandırılan özel bir birim, notlandırma işlemlerini ve resmi notlandırma gereklilikleri ile ilgili diğer görevleri izlemektedir.

Öğrenciler okuldan mezun olurken sıralanırlar ve 4. sınıftan itibaren sürekli değerlendirme ve sınavlardaki yıllık ortalamalarına göre en üst sırada yer alan öğrencilerin isimleri 8. sınıfın sonundaki mezuniyet töreninde özel olarak açıklanır. İlk ona giren öğrenciler İDV Özel Bilkent Lisesinde otomatik olarak tam burs kazanırlar.

İDV Özel Bilkent Okullarında devletin sistemine ek olarak kurum içinde geliştirilmiş web tabanlı bir bilgisayar programı kullanılarak notlar, ödev konuları ve puanlar İnternetten açıklanır. Veliler bu programa düzenli olarak giriş yaparak çocuklarının gösterdiği ilerleme konusunda güncel bilgilere erişirler. Ayrıca Sistemde bulunan mesajlaşma özelliğiyle, tek tek aileler ile öğretmen arasında veya bütün sınıfla aile arasında düzenli bağlantı kurulur.

Pek çok öğretmenin ayrıca derse özel bilgiler için bireysel ya da zümreye özel web siteleri vardır.

MÜFREDATTAKİ ZORLUKLAR

Avrupa Birliğinin bir girişimi kapsamında yürütülen Pisa Araştırma Projesinde, Türk okulları matematik ve fen konularındaki başarı açısından 25 OECD ülkesindeki okullar içinde sondan ikinci sırada yer almaktadır. Projedeki sınavlarda diğer şeylerin yanı sıra üst düzey düşünme becerileri üzerinde durulmuş ve proje Türk eğitim sisteminin ezbere yönelik olduğu yönündeki eleştirilere inandırıcılık kazandırmıştır. Pisa projesi, ülke çapında öğrenci ve okulları rastgele seçmiş olduğu için, Türk eğitim sistemindeki kalite eksikliğini bir miktar abartmaktadır.

Bu projede özel okul sistemi bağımsız bir şekilde ele alınmış olsaydı, sonuçlarda diğer Avrupa ülkelerinde elde edilen ortalamalara daha benzer ortalamalar elde edilirdi. Bir başka deyişle, Türkiye’de kalite dağılımı diğer ülkelerdekinden daha geniştir: Görece zayıf performans gösteren çok sayıda okulun yanında olağanüstü yüksek performans sergileyen birtakım kurumlar da bulunmaktadır.

Beşinci-sekizinci sınıfların her birinin sonunda yapılan ulusal sınav sistemi (yukarıda söz edildiği gibi, 2011-12 eğitim-öğretim yılında yapılan değişiklik nedeniyle), aileler üzerindeki çocuklarını sınav başarısına yönelik okullara gönderme baskısını artırmıştır. Üç yıllık ortalaması alınan bu sınavların sonuçları, öğrencilerin hangi tür bir liseye gideceklerini belirlemektedir. Dolayısıyla söz konusu sınavlardaki başarı, öğrencilerin uzun vadede, lise eğitimi sonunda iyi bir üniversiteye girme şanslarını da belirlemektedir. Üniversite kararı yine 12. sınıfın sonunda girilen 2 oturumdan (YGS-LYS) oluşan ulusal bir sınavın sonucuna dayanmaktadır ve bu sınava her yıl 1.5 milyon mezun öğrenci girmektedir.

İDV Özel Bilkent Okulları gibi okullar için müfredattaki zorluk, öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini, yazma becerilerini, dönüşümlü düşünme ve kendi öğrenimlerini planlama yeteneklerini geliştirmek üzerine odaklanırken bir yandan da ulusal değerlendirme sisteminde başarılı olmalarını sağlamaktır. Okulun öğrencileri, olgun, bağımsız ve içinde yaşadıkları topluma katkıda bulunan bireyler olarak yetiştirmesi, ancak aynı zamanda Türkiye’de iyi üniversitelere girmelerini sağlayacak türden refleksleri de onlara sunması gerekmektedir. Ne yazık ki Üniversiteye giriş için değerlendirme sistemi, beceriye dayanan ve bireyi bir bütün olarak geliştirmeyi hedefleyen yaklaşımı genellikle desteklememektedir. Bu nedenle iyi bir okulun, bu amaçlardan her ikisine birden, yani bir yandan kişisel ve entelektüel gelişime öte yandan da bilgiye dayanan sınav başarısına, hizmet eden bir strateji geliştirmesi gerekmektedir.